Kaza sanıldı ama… Bir haftalık akran zorbalığı: ‘Bisikletin frenlerini koparıp…’

11 yaşındaki Yiğit Cem’in arkadaşları, iddiaya göre bisikletinin frenlerini kopararak “Bu yokuştan inersen seni de mahalle maçına alacağız” dedi. Bisikletiyle yokuştan inmeye başlayan Yiğit Cem, frenlerinin tutmadığını fark edince ayaklarıyla durmaya çalıştı ancak istinaf duvarına çarparak can verdi.

Yiğit’in acılı ailesi olayın detaylarını birkaç gün sonra apartman yöneticinden öğrendi. Yönetici iddiaya göre, Yiğit’in ailesine her şeyi gördüğünü, çocukların frenleri kestiğini, Yiğit’in ölümünü hep beraber izleyip sonra da kaçtıklarını anlattı.

OLAYIN ARKASINDAN 1 HAFTALIK AKRAN ZORBALIĞI ÇIKTI

Yalnızca bir hafta önce tanıştığı mahalle arkadaşları tarafından akran zorbalığına uğrayan ve canından edilen Yiğit’in acılı annesi sozcu.com.tr’den Tuğba Nur Çelik’e anlattı. Yiğit’i öldüren kazanın perde arkasını, bir hafta sürdüğü öne sürülen zorbalık ve tehdit iddialarını ele aktardı.

“OLAYDAN BİR HAFTA ÖNCE YİĞİT’İ DÖVÜP TEHDİT ETMİŞLER”

Yiğit Cem’in annesi Nazlıcan Altınok, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

“Oğlum Yiğit, 2 Temmuz’da Ankara Keçiören Atapark’ta bisiklet sürmek için dışarı çıktı ve o gün yaşananlar sonunda hayatını kaybetti. Biz bu olayı başta “bisiklet kazası” sandık; çünkü karakolda dosya öyle açılmıştı. İki gün yoğun bakımda kaldı, kalbi iki kez durdu; üçüncüde geri dönmedi…”

“BİR ŞEYLERİN TERS GİTTİĞİNİ FARK ETTİM”

“Mahalleye yeni taşınmıştık. Oğlum okul döneminde çok dışarı çıkan bir çocuk değildi; tatil başlayınca ‘Ben de dışarıda oynamak istiyorum’ dedi. Yaklaşık bir haftalık bir süreçte dışarıdaydı. O günlerde bir şeylerin ters gittiğini fark ediyordum: Çok hareketliydiler, sabahtan akşama dışarıdalardı. Yiğit hep kendini onlara kabul ettirmeye çalışıyordu; topları yoksa topunu götürüyor, beş dakika oynatıp topu aşağı atanlar oluyordu…”

Olaydan iki gün önce balkonda otururken, bisikletin üstündeki çocukla kafa kafaya geldiklerini gördüm; oğlumu dövmeye kalktı. Yiğit bağırınca içeri aldım. Yanlarındaki üçüncü kişiye ‘Ne oldu’ diye sordum; ‘Yiğit’in bisikletinin önünü çevirdi, öbürü de top attı, bisiklet kırıldı’ dedi. O gün bisikleti tamir ettirdik. Yiğit ‘Anne, bisikleti depoya saklayalım; bisikletime zarar verecekler’ dedi…”

“PARASINI ALDILAR”

“Bir de para meselesi vardı. Yiğit çok başarılı bir çocuktu. Karne günü üç bin lira harçlığı oldu (karne ve bayram hediyesi). İlk gün altı yüz lirasını, kırık dökük iki Hot Wheels arabayla değiştirmişler. Cüzdanında iki bin dört yüz lira kalmıştı; kalan parayı ben sakladım. Sonra dedesinden aldığı paralar oldu. Olay günü cebinde dedesinin verdiği iki yüz lira vardı; kamera kayıtlarında yine o çocuğa verdiği görülüyor. Genel olarak bir hafta içinde toplamda yaklaşık bin sekiz yüz lirasını almış oldular. Yiğit, olaydan kısa süre önce benden para istedi; ‘Su alacağım’ dedi. ‘Evde su var’ deyip vermedim. Belki yine onlara götürecekti; çünkü o gün de parasını almışlardı…”

“BURADAN İNERSEN SENİ MAÇA ALIRIZ”

“Olay günü, bizim binanın karşısındaki binayla aradaki otopark girişinde kameralar var. O görüntülerde, Yiğit bisikletle yukarıdayken biri onu oyalıyor, diğeri de ön ve arka fren pabuçlarını çekiyor. Freni çeken çocuk el işareti yapıyor; ‘Buradan inersen seni mahalle maçlarına alırız, arabaları takas yaparız’ diyorlar. Oğlum inmeye başladığında frene basıyor ama fren tutmuyor; ayaklarıyla yavaşlatmaya çalışıyor. O sırada yoldan insanlar geçiyor; kimse müdahale etmiyor…”

Düşünce çocukların biri evine kaçıyor, diğeri aşağı iniyor. Aynı dakika içinde bana haber geldi. Olay yerine koştum; aşağı inen çocuk beni görünce o da kaçtı. O an bile akıl edemedim; oğlumun ‘fren tutmadığı için’ düştüğünü o an anlamadım. ‘Bayıldı’ sandım. Sonra biri ‘Yiğit’e kalp masajı yapıyorlar’ dedi. Eğitim ve araştırma hastanesine bilinci kapalı götürüldü; kalbi adrenalinle çalıştırıldı, ardından şehir hastanesine sevk edildi. Doktorlar çoklu kırık olduğunu, beyin fonksiyonlarının çalışmadığını, hiçbir uyarana cevap vermediğini söyledi. İki kez duran kalbi tekrar çalıştı ama üçüncüde dönmedi…”

GERÇEĞİ APARTMAN YÖNETİCİSİ ANLATTI

“Başta polis dosyayı ‘bisiklet kazası’ diye açmış. Dosyamız 81 gün adliyeye ulaşmadı; ne zamanki haber oldu, o gün kurye ile savcılığa gönderildi. Biz bu süreçte avukat tuttuk, kamera görüntülerini de şans eseri kendi binamızdan bulduk ve kayıtları kilitlettik. Olay yerinde fren izi yoktu; ‘Eğer fren sıksaydı, teker izi olurdu’ diye düşündüm. Eski apartman yöneticisi önce ‘çocuklar böyle yaptı’ diye olayı anlatmış, sonra ‘ben öyle demedim’ diye vazgeçti. Gece yarısı, yönetici ve savcı aranarak polis görüntüleri teslim aldı…”

OLAY YERİ RAPORUNDA OTOPARK GİRİŞİ DETAYI

“Elimizde olay yeri raporu var: Otopark girişinin eğimi haddinden fazla, korkuluk demirlerinin boyu kısa. Karakol raporunda da olaydan sonra bisikletin fren pabuçlarının açık olduğu tespit edildi; fotoğrafları var. Kameralar kriminal incelemede; ağaç gölgesi nedeniyle karanlık olan kısımların aydınlatılmasını bekliyoruz. Ayrıca freni çeken çocuğun niyetine ilişkin uzman raporlarını da bekliyoruz.”

Acılı anne, sürecin hızlanmasını ve adaletin yerini bulmasını istediğini anlattı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir